Vücudumuz hareket sırasında pozisyonunu korumak, dengesini sağlamak ve uyumlu biçimde hareket etmek zorundadır.
Vücudun denge ve pozisyonunun ana denge sistemi olan pozisyon algılayıcıları ile sağlanan otomatik kısmına propriosepsiyon denir.
Bir başka deyişle propriosepsiyon uzayda vücut bölümlerinin konumu hakkında haberdar olma becerisidir.
Propriosepsiyon; görsel ve vestibüler katkılarla denge ve postüral kontrol, eklem kinestezisi, pozisyon hissi ve kas reaksiyon zamanını içine alan geniş bir kavramdır. Mekanoreseptörler, propriosepsiyonda mekaniksel bozulum bilgisini elektriksel sinyaller içinde aktaran özelleşmiş nöronlara karşılık gelirler.
Motor çıktı ile bütünleşmiş sürekli ve uygun proprioseptif bilgi akışı eklemlerin stabilitesini sağlar.
Uygun Proprioseptif Girdiyi Nasıl Değerlendirebiliriz yada Nasıl Geliştirebiliriz ?
Günümüzde gözlerimiz uzun süreli olarak sabit bir ekrana bakmaktadırlar. Dolayısıyla zaman içerisinde kullanılmayan göz kasları zayıflamaktan ve görme alanları azalmaktadır. Gözlerin Vestibüler Sistemle de ilişkili olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla gözlerin bu durumuna vestibüler sistemde uyum sağlamaktadır. Birçok subklinik denge problemlerinin altında vestibüler nedenler yatmaktadır. Günümüzde Nöro-atletik antrenmanlar bu bölgelerin antrenman etkinliğini ve hareket kabiliyetini artırmak için kullanılmaya başlanmıştır. Hareket çıktısı bütün bu sistemlerden gelen verilerin işlenmesi ile ortaya çıkar.
Duyusal ve motor sistemler arasındaki iki yönlü iletişim normal motor kontrol için çok önemlidir.
Görsel girdi propriosepsiyondaki en önemli yollardan biridir.
Diğer önemli vücut duyusu somatosensöryel reseptörler aracılığıyla sağlanır.
Propriosepsiyon için tendon ve ligamentlere ek olarak deri, kaslar ve eklemerde de bulunan duyusal reseptörler bütün olarak SSS’e doku bozulumuna ilişkin girdi sağlar.
Dokuya ilişkin travmalarda mekanoreseptör hasarına bağlı olarak gelişebilen kısmi ileti bozukluğu proprioseptif kusura neden olabilir.
Dolayısıyla, proprioseptif geri bildirim azalacağından tekrar yaralanmaya yatkınlığın gerçekleşmesi mümkün olabilir.
Yapılan araştırmalarda ayak bileği burkulmalarında eklemden gelen duyusal girdinin azalması sonucu olarak yapılan testlerde aktif ve pasif ayak bileği pozisyonlamalarında kusurlar gözlenmiştir.
ACL yaralanması sonrasında propriosepsiyondaki değişimlerden dolayı ÖÇB yetmezliği olan dizin yürüyüş kalıpları değişmiş.
ÖÇB yırtığından sonra gelişen proprioseptif eksiklik başka yaralanmaya sebep olabileceği bildirilmiştir.
Bir başka araştırma sonucunda proprioseptif yetiler dominant ve dominant olmayan omuz arasındaki farkı göstermese de instabil omuzda anlamlı ölçüde azaldığı gözlenmiştir.
Nöromüsküler kontrolü tekrar kazanmak için proprioseptif egzersizleri rehabilitasyon programına dahil etmeliyiz.
Proprioseptif rehabilitasyonun amaçları eklem hareket duyusunu geliştirmek için afferent yolları tekrar eğitmektir.
Bu rehabilitasyon programında denge antremanı, pliyometrik egzersizler, izokinetik egzersizler, kinetik zincir egzersizleri ve spora özgü egzersizlere yer verebiliriz.
Özetle,
Rehabilitasyon ve kondisyonlama amacıyla oluşturulan programların,
- Eklem pozisyon hissini,
- Eklem hareket farkındalığını,
- Dinamik eklem stabilitesini,
- Tepkisel nöromüsküler kontrolü geliştiren egzersizleri içermesi gerekmektedir.