
Genleriniz kaderiniz değildir, günlük seçimleriniz onları açıp kapatan anahtarlardır.
Yaşlanmanın en büyük nedeni insülin direncidir ve iyi haber şu ki, bu durum neredeyse %100 geri döndürülebilir.
İnsülin direnci, kalp hastalığı, diyabet, kanser, demans ve hatta kas kaybı gibi yaşa bağlı neredeyse tüm önemli hastalıkların temelinde yatan sorundur.

Her öğün, her egzersiz, her uyku saati, kelimenin tam anlamıyla hücresel programlamanızı yeniden yazmaktadır.
Şeker, nişasta ve rafine karbonhidratları (ekmek, makarna, pirinç, ultra işlenmiş gıdalar) aşırı tükettiğimizde, pankreasımız kan şekerini yönetmek için insülin salgılar. Zamanla hücrelerimiz tepki vermeyi bırakır, daha da fazla insülin üretir: karın yağlanmasını, hormonal dengesizlikleri ve yaşlanmayı hızlandıran oksidatif stresi tetikler. Beyinde istek mekanizmasını bozar.
Zamanla bu durum, kendinizi bulanık, huysuz ve dengesiz hissetmenize neden olabilir.
Genleriniz silahı doldurur, ancak tetiği çeken çevrenizdir.
Bu durum mitokondriyi (hücrelerinizin enerji fabrikaları) bozar.
Telomerleri (DNA’nızın koruyucu kapakçıkları) kısaltır ve doku hasarına neden olan zombi hücrelerin birikmesini hızlandırır.
Bugün geliştirdiğiniz kaslar, mitokondriyalarınızı onlarca yıl boyunca verimli bir şekilde çalıştıran metabolik mekanizma haline gelir. Şu anda seçtiğiniz anti-inflamatuar gıdalar, diyabet, kalp hastalığı ve nöro-dejenerasyona yol açan genetik yolları susturur.
Kronik hastalıklar bir gecede ortaya çıkmaz.
Yüzyıl önce, diyabet, obezite veya kalp hastalığı hiç görülmüyordu. Bugün ise %80’i 30 yaşına kadar diyabet geliştiriyor. Yıllarca süren zayıf hücresel iletişimin sonucudur.
Bu süreci etkileyen her gün kontrol ettiğimiz şeyler: yediğimiz yiyecekler (hücrelerimizi yeniden programlayan şey tam anlamıyla genetik koddur), hareket etme şeklimiz, uyku kalitemiz, stres yönetimimiz, yani hayattan ihtiyaç dışı beklentilerimiz, çevresel toksinlere maruz kalma ve hatta düşüncelerimiz.
Vücudunuz iyileşmek, gelişmek ve zarif bir şekilde yaşlanmak için tasarlanmıştır
Kendi sağlığınızın mimarı sizsiniz. Vücudumuz yaptığımız her seçime tepki verir. Her saniye, vücudunuz yaklaşık 30 milyar milyar kimyasal reaksiyon gerçekleştirir: yiyecekleri enerjiye dönüştürür, DNA’yı onarır, hormonları dengeler ve sizi hayatta tutar.
Ancak şu derin gerçek var: Bu gidişatı ŞİMDİ değiştirebilirsiniz.
Peki Nasıl ?
Yediğiniz her lokma bilgi içerir. DNA’nızla iletişim kurar, genleri açar veya kapatır.
Öneri: Şeker ve rafine karbonhidratları mümkünse kesmek gerekir. Kestiğiniz anda sisteminiz kendini onarmaya başlar. vücudumuz genellikle düşündüğümüzden çok daha hızlı bir şekilde toparlanabilir.
Öneri: Abur cubur yerseniz, hastalığı teşvik eden mesajlar gönderirsiniz. Net olarak bırakmaya karar verelim.
Öneri: Tam, gerçek, besin değeri yüksek yiyecekler yerseniz, vücudunuzu iyileşme ve uzun ömür için programlarsınız.
Öneri: Düşünceleriniz aslında hücresel düzeyde biyolojinizi dönüştürür. Düşüncüleriniz kalitesini artırın. İnsanoğlu çok az düşünüyor.
Her şey ya hep ya hiç değildir. Elinizden geleni yapın.
Öneri: İyilik yapmayı, insanlara fayda vermeyi düşündüğünüzde, bedenimizde bize fayda vermeye başlayacaktır.
Öneri: Kas geliştirmeye başlamak için asla yaşlı değilsiniz.
Kaslar, glikozu verimli bir şekilde depolayan ve kullanan, insülin direncini önleyen ve kronik hastalıklara karşı koruma sağlayan bir metabolik rezervuar görevi görür.
Kaslar, metabolizmanızın güç kaynağıdır.
Ne kadar çok kasınız varsa, dinlenirken o kadar çok kalori yakarsınız.
Kaslar kan şekerinizi iyileştirir, insülin duyarlılığını artırır ve mitokondriye enerji sağlar.
57 çalışmada 160.000’den fazla kişiden elde edilen verilere göre:
Öneri: Günde 7.000 adım =
→ Ölüm riskinde %47 azalma
→ Kalp hastalığı riskinde %25 azalma
→ Demans riskinde %38 azalma
Öneri: Sadece 30 saniye soğuğa maruz kalmak (duşunuzu soğuk suyla bitirmek gibi) sizi sıcak tutmak için enerji yakan özel bir yağ türü olan kahverengi yağı aktive etmeye yardımcı olabilir.
Normal yağdan farklı olarak, kahverengi yağ metabolik olarak aktiftir ve aktive edildiğinde vücudunuzun kalorileri daha verimli kullanmasına yardımcı olur.
Soğuk ayrıca, uyanıklığı, odaklanmayı ve hatta ruh halini artıran bir beyin kimyasalı olan norepinefrinin artışını tetikler.
Öneri: Uyku, beslenme ve hareket kadar önemlidir. Yatmadan en az yarım saat önce ekran ile bağlantınız kesin.
Uyku sağlığın en çok göz ardı edilen unsurudur.Kötü uykunun sonuçları çok ciddidir. Sadece bir haftalık yetersiz uyku, 700’den fazla geni bozarak iltihaplanmayı artırabilir, bağışıklığı baskılayabilir ve yaşlanmayı hızlandırabilir.
Uyku bozukluğu libidonuzu ne kadar etkiler?
Düşündüğünüzden daha fazla. Az uyku stresi artırır. ➡️ Stres, önemli seks hormonlarını bozar. ➡️ Seks hormonları cinsel isteği şekillendirir. Bu, hem erkekler hem de kadınlar için cinsel işlev bozukluğu ve cinsel isteğin azalması anlamına gelebilir.
Sağlık satın alınabilecek bir şey değildir. Seçimlerinizle, nefeslerinizle, adımlarınızla inşa ettiğiniz bir süreçtir. Bu yazı Dr Mark Hyman’ın yazılarından derlenmiştir