Uzun süren zorlu bilişsel aktiviteler, yorgunluk ve uyuşukluk ile karakterize psikobiyolojik bir durum olan zihinsel yorgunluğa neden olur.
Zihinsel yorgunluğun takım sporlarında fiziksel ve teknik performans üzerindeki etkilerini araştırma amacıyla Belçika’daki yerel futbol takımları ve üniversitelerden, düzenli olarak antrenman ve müsabakalara katılan erkek futbolcular üzerinde iki farklı çalışma yürütmüşlerdir.
Spor yaralanmalarından korunmak ve performans parametrelerini değerlendirmek için çoğunlukla GPS ( Global Positioning System ) sistemleri kullanılır. GPS sistemi oldukça da pahalıdır.
GPS sistemlerinin verileri uygulayıcının yani bedenin parametreleridir. GPS sistemleri ile sporcuların kalp atım hızları, kat edilen mesafe, ivmelenmeleri (akselerasyon), yavaşlamaları (deselerasyon), tekrarlanan sprint sayıları, farklı hızlarda kat edilen mesafeleri, geçirilen süreleri, kalori harcamaları gibi birçok şeyi analiz edebilen yazılım programlarıdır. Bu yazılım programlarında ölçüm hataları da olabilmektedir.
Şunu unutmamak gerekir, sporcular neticede insandır ve insan bedenden ibaret değildir. Hareket sistemi için patron her zaman beyindir. Beden uygulayıcıdır.
İnsanın bedeninin bir makine gibi kabul edilip değerlendirilmesi bize hep eksik sonuçlar verecektir.
Aşağıda değerlendirmesini yaptığımız çalışma bu anlamda çok önemlidir.
Bu çalışma patronun zindeliğinin bedenin performansına etkisini incelemesi açısından ilgi çekicidir. Çalışmayı kaynakça bölümden görebilirsiniz.
Çalışmada Kontrol ve Zihinsel Yorgunluk olmak üzere iki grup oluşturulmuştur.
Birinci çalışma:
Rekreasyonel olarak futbol oynayan ortalama yetenekteki 12 futbolcunun futbola özgü fiziksel performansı Yo-Yo Aralıklı Toparlanma Testi1. Seviye (Yo-Yo IR1) ile değerlendirilmiştir.
Katılımcılara öncelikle algılanan zorluk derecesini değerlendirmeleri için Borg Skalası,
Zihinsel yorgunluk, zihinsel çaba ve motivasyonlarını değerlendirmek için görsel analog ölçekli VAS uygulanmıştır.
Katılımcıların zihinsel yorgunluk dereceleri 30 dakikalık görevlerinden önce ve sonra, zihinsel çaba ve motivasyon parametreleri ise yalnızca görevleri sonrası VAS ile subjektif değerlendirilmiştir.
VAS’tan sonra, katılımcılar 2 dakikalık bir ısınma koşusunun ardından Yo-Yo IR1Testi’ni gerçekleştirmişlerdir.
[Yo-Yo IR1: futbolcular için geçerli ve güvenilir bir fiziksel performans testidir. Kademeli olarak artan hızlarda 2x20m’lik koşu ve koşular arası 5m’lik koni etrafında yürüyüp başlangıç noktasına dönmeyi gerektiren 10sn’lik aktif toparlanma bölümünü içerir. Test, bu şekilde seviye artarak devam eder ve iki kez zamanında bitirilemez ise test sonlanır. Kat edilen toplam mesafe sonuç ölçütü olarak kaydedilir.]
Kalp atış hızı ve Borg’un algılanan zorluk derecesi Yo-Yo IR1’in her seviyesinin sonunda ve ayrıca tükenme noktasında kaydedilmiştir.
İkinci Çalışma:
14 deneyimli futbolcunun futbola özgü teknik performansı Loughborough Pas Testi(LSPT) ve Loughborough Şut Testi(LSST) ile değerlendirilmiştir.
Çalışma 2’deki kontrol ve zihinsel yorgunluk oturumları, ısınma noktasına kadar çalışma 1 ile aynı prosedürleri izlenmiştir.
Bu çalışmada katılımcılar, pas, top sürme ve top kontrolünü içeren 3 dakikalık bir ısınmadan sonra LSPT’nin iki denemesini gerçekleştirmişler ve ardından 3 dk dinlendirilip, LSST’nin iki denemesini gerçekleştirmişlerdir.
[LSPT:Diktörtgen bir alan içindeki, araştırmacı tarafından rastgele belirlenen 4 farklı hedef renge karşı belirlenen zamanda 16 pas atışı yapmayı gerektirir. (Her renk için 4’er pas atışı) Katılımcılara, en az hata ile, 16 pası olabildiğince hızlı tamamlamaları talimatı verildi. LSPT için sonuç ölçütleri, orijinal süreyi (tüm 16 pasın tamamlanması için geçen süre), ceza süresini (yanlışlar, hatalı paslar ve yavaş performans için eklenen süre) ve performans süresini (orijinal süre + ceza süresi) içerir.]
[LSST: Futbolda şut yeteneği ile pas, top kontrolü, çeviklik ve sprint yeteneğini test eder. Test, arkalarında çapraz olarak yerleştirilmiş iki koniden birine koşarak dokunmaları, başlangıç noktasına dönmeleri, bench’e şut atmaları ve ardından dönüş yaparak kaleye şut atma aşamalarını içerir. Şutun doğruluğu, hızı ve süresi hesaplanır.]
SONUÇLAR
-Subjektif derecelendirilen zihinsel yorgunluk, kontrol durumunda değişmemiş. Stroop sonrası artmıştır.
-Katılımcıların, futbola özgü fiziksel ve teknik performans testleri açısından, kontrol ile zihinsel yorgunluk durumları arasında motivasyon açısından bir fark bulunmamıştır.
-Bu, katılımcıların Yo-Yo IR1 testinde başarılı olmak için göstermek istedikleri maksimum çabayı etkilemediğini göstermektedir.
Algılanan zorluk derecesi, zihinsel yorgunluk durumunda önemli ölçüde daha yüksek bulunmuştur.
12 katılımcının tümü, zihinsel olarak yorgun olduklarında Yo-Yo IR1’de daha kötü performans göstermişler ve bireysel olarak ortalama %16,3 (207,5 m) düşüş olmuştur.
Futbol maçları sırasında gözlenen hız / aktivitedeki düşüşler, bir maç boyunca yorgunluğa bağlı olarak efor algısının daha da artması ile açıklanabilir.
-Kalp hızı, Yo-Yo IR1 boyunca her iki koşulda da lineer olarak artmış bulunmuştur.
-Çalışma 2’nin sonuçlarına göre, LSST’de, atış hızı ve isabeti, zihinsel yorgunluk koşulunda kontrol koşuluna göre önemli ölçüde daha düşük bulunmuştur.
-Zihinsel yorgunluk durumunda LSPT’de ceza süresi önemli ölçüde daha yüksek bulunmuştur.
Bu, zihin yorgunluğu durumunda pas ve top kontrol hatalarının daha fazla oluşundan kaynaklanmış olabilir..
-Zihinsel yorgunluk, oyuncuların LSPT ve LSST’yi tamamlaması için gereken süreyi etkilememiştir.
-Bilişsel görevler sırasında zihinsel yorgunluk, hedefe yönelik uyaranlardan, görev performansıyla ilgisi olmayan uyaranlara doğru bir dikkat değişikliğine neden olabilir.
–Zihinsel yorgunluğun futbola özgü teknik performans üzerindeki olumsuz etkisi, ilgisiz uyaranlara odaklanılması ve topun hareketini öngörme ve kontrol yeteneğinin azalması ile ilişkili olabilir.
-Gelecekteki araştırmalar, özellikle zihinsel yorgunluğa neden olabilecek (taktik oturumları ve akıllı telefonların, tabletlerin ve video oyunlarının aşırı kullanımı gibi) maç öncesi faaliyetlerini tanımlayarak fiziksel ve teknik performansta bozulmalara neden olup olmadığını değerlendirmelidir.
-Zihinsel yorgunluğun yaralanma riski üzerindeki potansiyel etkisi büyük önem taşımaktadır.
Daha önceki çalışmalarda zihinsel yorgunluğun kayma ve düşme yani yaralanma olasılığını artırdığı bildirilmiştir.
Önemli Noktalar
Çalışma 1,
Zihinsel olarak yorgun futbolcuların Yo-Yo IR1 testi sırasında kontrol durumundan daha erken tükenme noktasına ulaştığını ortaya koydu.
Bu durumun zihinsel yorgunluğun çaba algısı üzerindeki olumsuz etkisinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Zihinsel yorgunluk, bir futbol maçı sırasında önemli koşu bozukluklarına yol açabilir.
Çalışma 2,
Zihinsel olarak yorgun futbolcuların, kontrol koşulunda olduğu gibi benzer zaman kısıtlamaları içinde futbola özgü teknik görevleri yerine getirme yeteneğini koruduğunu ortaya koymuştur.
Zihinsel olarak yorgun futbolcular daha fazla pas ve top kontrol hatası yapar ve bu durum hem pasın hızını hem de doğruluğunu azaltır.
Mevcut sonuçlar zihinsel yorgunluğun futbola özgü fiziksel ve teknik performans üzerindeki olumsuz etkisini doğrulamaktadır.
Herhangi bir sportif faaliyet sadece fiziksel parametrelerden ibaret değildir. Sporcularda neticede insandır. İnsanın duyguları olan bir varlıktır. Hipotalamo-hipofizer aksı vardır. Hayatta kalmak ister.
Strese tepki verir. Duyguları vardır, bedenin yorgunluk algısını etkiler. Yaralanmalardan korunmayı sadece mekanik testlere indirgemekte doğru olmaz.
Günümüzde GPS sistemleri yük-yorgunluk takibinde, antrenman planlamalarında büyük bir alanı domine etmektedir. Birçok kulüp, organizasyon kat edilen mesafe, yüksek şiddetli koşular vb. parametreler üzerinden antrenman planlaması yapmakta ve sporcuya binen yükü analiz etmektedir.
Peki GPS sistemleri Zihinsel Yorgunluğu değerlendirebilir mi ?
Kaynak
SMITH, MITCHELL R.1,2; COUTTS, AARON J.1; MERLINI, MICHELE3; DEPREZ, DIETER2; LENOIR, MATTHIEU2; MARCORA, SAMUELE M.3 Mental Fatigue Impairs Soccer-Specific Physical and Technical Performance, Medicine & Science in Sports & Exercise: February 2016 – Volume 48 – Issue 2 – p 267-276 doi: 10.1249/MSS.0000000000000762