Dinamik Nöromusküler Stabilizasyon (DNS), gelişimsel kinezyolojiyi(DK) temel alan ve hareket sistemini optimize etmeyi hedefleyen manuel ve rehabilite edici bir yaklaşım yöntemidir.Dns’in geliştiricisi, Karel Lewit, Vladimir Janda, Vaclav Vojta ve Frantisek Vele gibi Prag Manuel Tıp Okulu’nun önemli isimlerinden etkilenen Çek fizyoterapist Profesör Pavel Kolar’dır.
Gelişimsel Kinezyoloji,erken çocukluk döneminde motor fonksiyongelişiminin genetik olarak önceden belirlenmiş ve öngörülebilir olmasına dayanan bir modeldir. Örneğin, bir bebeğe başını ne zaman ve nasıl kaldıracağını, bir oyuncağı tutacağını, yuvarlanacağını, sürüneceğini veya emekleyeceğini öğretmeye gerek yoktur.Tüm bu hareket kalıpları veya kas sinerjileri, MSS’ninolgunlaşması boyunca belirli bir gelişimsel sırayla otomatik olarak meydana gelir.
Beynin olgunlaşması, motor paternlerin gelişimini ve bu da yapısal gelişimi etkiler.
Omurga mekaniğini ve sertliğini/stabilitesini etkileyen parametrelerden biri karın içi basınçtır (IAP).Çalışmalar, IAP’nin yük azaltma ve stabilize edici fonksiyonlarının postüre ve aktiviteye özel olduğunu göstermektedir.
Entegre spinal stabilizasyon sistemi (ISSS), servikal ve üst torasik bölgedeki derin servikal fleksörler ve spinal ekstansörlerin yanı sıra diyafram, pelvik taban, abdominallerin tüm bölümleri ile alt torasik ve lomber bölgedeki spinal ekstansörler arasında dengeli koaktivasyondan oluşur.
Diyafram, pelvik taban ve transversus abdominiskarın içi basıncı düzenler ve “Derin core’u” oluştururlar, bilinçaltı düzeyinde otomatik olarak çalışırlar ve Omurganın dinamik stabilitesini sağlamaya yarayan IAP ile koordinasyon içinde spinal sertlik/stabilite sağlar.
DNS yaklaşımı, etkili bir hareket açığa çıkarmak için kasların zamanlaması ve koordinasyonunun yanı sıra statik veya vücudun uzun süre aynı pozisyonda durduğu durumlarda meydana gelen kompresif yüke karşı koymanın önemini vurgulamaktadır.
Erken postüral gelişim sırasında, diyafram önceliklesolunum kası olarak çalışırken yaklaşık 6 aylıkken abdominal solunum ile göğüs solunum ile koordine edildiğinde ise hem solunum hem de postural kas olarak görev yapar.Diyaframın ikili fonksiyonu, özellikle atletik performanslarda görülen karmaşık görevler için spinal stabilite ve sonuç olarak da tüm hareketler için esastır.
Kolar ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada, ekstremitelere uygulanan izometrik direnç ile diyaframda anormal postural aktivasyonu görülmesinin, spinal kolonun ventral bölgesindeki zorlanma nedeniyle kronik bel ağrısına sebep olabileceği belirtilmiştir.
ISSS, kasların hareket üretebileceği “punctum fixum” sağlar.ISSS eksikliği, ilişkili kasların daha aktif olmasına ve kompansatuar hareketler nedeniyle straine veya overuse’a neden olabilir.
Kasdengesizliği sonucuMSS’de kalıcı ve suboptimal motor programlar, kronik ağrı veperformans düşüşleri görülebilir. Bu nedenle, düzeltici stabilizasyon stratejileri her zaman eğitim programının temel ilkesi olmalıdır.
MSS düzeyinde motor kontrol mekanizmalarını ele alarak “beyni eğitmenin” önemi artmaktadır.
[Örneğin, bir kişi squat yapmakta zorlanıyorsa, “gergin” veya “zayıf” kaslara odaklanmak yerine bu yetersizliğin beyin düzeyinde disfonksiyonel bir ISSS modeli olabileceğinin farkına varılması gerekebilir.
Veya,Rotator Cuff (RC) İmpingement’ı olan bir beyzbolcuyu tedavi ederken, sadece gergin bir glenohumeral kapsülü/eklemi esnetmeye, mobilize etmeye ve RC kaslarını güçlendirmeye odaklanılmamalı, aynı zamanda RC’nin “neden” sıkıştığı sorusu da sorulmalı ve ISSS’nin yeterliliğini ve kinetik zincirde bir “zayıf halka” olup olmadığını belirlemek için hareket modelinin analizi yapılmalıdır. Bu tür zayıf halkalar, zayıf skapular dinamik stabilite, bozulmuş alt ekstremite mobilitesi, stabilite, propriosepsiyon ve zayıf gövde mobilitesi veya stabilitesini içerebilir.]
Antrenman veya atletik performanslarda, çeşitli kas gruplarının lokal ve global sinerjik koordinasyonunu gerektiren karmaşık hareketleri esnasında vücut, segmentlerden ziyade tek bir birim olarak işlev görür.Bu kas gruplarının stabilitesi, mobilitesi ve dengesini tehlikeye girerse kuvvetin gövdeden ekstremitelere verimli bir şekilde aktarma yeteneği çoğunlukla olumsuz etkilenir. Bu nedenle, core stabilizasyonu, eğitim ve kondisyon programlarının temel ilkesi haline gelmiştir.
DNS yaklaşımı, hareket verimliliğini optimize etmek ve eklemlerin aşırı yüklenmesini önlemek için ISSS’yi etkinleştirmeyi ve ideal IAP’yi yeniden kazanmayı amaçlar.
DNS, ISSS’yi değerlendirmek ve diyafram aktivasyonu, sırtüstü kol elevasyonu, baş fleksiyonu ve prone baş ektstansiyonu gibi disfonksiyonun “anahtar bağlantısını” bulmak içinçeşitli testleri içermektedir. Bunlardan biri olan oturur pozisyonda diyafram testinde klinisyen, göğüs kafesinin lateral ekskürsiyonu ile lateral abdominal aktivasyonu palpe eder ve göğüs kafesinin baskın hareketi ve paraspinallerin aşırı aktivitesi olup olmadığını kontrol ederken genel postürü de gözlemler.
Hatalı paternler tek taraflıysa, bozukluklar genellikle disfonksiyon tarafındadır.
[Örneğin, sağ omuz impingement testi pozitif olan ve omuz elevasyonu sırasında ağrılı arkı olan bir sporcuya diyafram testi uygulandığında yetersiz sağ lateral göğüs kafesi ekskursiyonu, aşırı sağ omuz kuşak elevasyonu veya yetersiz sağ lateral karın duvarı aktivasyonu görülebilir. Semptomların yetersiz ISSS nedeni ile mi arttığını görmek için, sporcudan sağ abdominal aktivasyonu artırması istenir ve uzanma veya pozitif impingement testleri sırasında ağrılı ark için sporcu tekrar test edilir. Sporcunun impingement belirtileri düzelir/ortadan kalkarsa bu durum, klinisyeni yalnızca omuz eklemine odaklanmak yerine ISSS’yi iyileştirmeye odaklamaya yönlendirebilir.]
DNS tedavi yaklaşımı, sağlıklı bir bebek tarafından sergilenen gelişimsel kinezyolojik pozisyonlara dayalı spesifik fonksiyonel egzersizler yoluyla ISSS’yi eski haline getirmek amacıyla stabilizasyon veya hareket kalitesinin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesine dayanır.
“Her gelişim pozisyonu bir egzersiz pozisyonudur” ancak egzersizler aşağıdaki prensipleri içermelidir:
1. Uygun solunum ve karın içi basınç restore edilmelidir,
2. Ekstremitelerin herhangi bir dinamik hareketi için kaliteli bir destek oluşturulmalıdır,
3. Hareket boyunca tüm eklemler iyi bir şekilde hizalanmalıdır.Direnç veya yük, sporcunun egzersiz/driller sırasında uygun formu koruyacağı düzeyde olmalıdır.
DNS stratejisi, klinisyen rehberliğinde elde edilen merkezi kontrolü, eklem stabilitesini ve ideal hareket kalitesini korumak için “beyni eğitmektir”.
Sporda ideal bir stabilizasyon modeli entegrasyonu, aşırı yüklenmeden kaynaklanan yaralanma ve sekonder ağrı sendromları risklerini azaltmakla birlikte spor performansını da iyileştirebilir.
Sonuç olarak, optimal atletik performans için dinamik core stabilitesi, yalnızca karın, sırt ekstansörleri, gluteal kasların veya diğer kasların izole gücü ile değil ISSS ve IAP regülasyonunun hassas koordinasyonuyla da sağlanır.
Rehabilitasyon ve antrenmanlar sırasında kasların sadece dinamik anatomik fonksiyonlarında çalıştırılmasına odaklanılmamalı, aynı zamanda stabilize edici fonksiyonları da ele alınmalıdır.
DNS yaklaşımı, gelişimsel kinezyoloji tarafından belirlenen pozisyonları kullanarak kasların fizyolojik fonksiyonlarının tüm yönlerinde (amaçlı hareket ve stabilizasyon) hem değerlendirilmesi hem de eğitimi için önemli bir yöntemdir.
Gelişimsel pozisyonlara karşılık gelen örnekler
Kaynak
Frank C, Kobesova A, Kolar P. Dynamic neuromuscular stabilization & sports rehabilitation. Int J Sports Phys Ther. 2013;8(1):62-73.